Adana’da bir dizi ve programlara katılan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin başkanlığında Adana’da “Türkiye Ekonomisinde Son Dönemdeki Ekonomik Gelişmeler” toplantısı düzenlendi.
Adana Sanayi Odası’nda düzenlenen toplantıya Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin yanı sıra Adana Valisi Mahmut Demirtaş, Adana Milletvekili Fatma Güldemet Sarı, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Borsamız Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Bilgiç, Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Adana Ticaret Odası Başkanı Atila Menevşe, kamu ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, iş adamları ve davetliler katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, hükümetin ticari reformları nedeniyle Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli'ye teşekkür etti.
ADASO Başkanı Kıvanç, hedeflerinin Adana bölgesini Marmara'dan sonra önemli üretim merkezi haline getirmek olduğunu kaydetti.
Vali Mahmut Demirtaş ise, konuşmasında “Sayın Başbakan Yardımcım, Sayın Milletvekillerim, sivil toplum kuruluşlarımızın değerli yöneticileri, kıymetli işadamlarımız, değerli basın mensupları, adana sivil toplum kuruluşlarımızın öncülüğünde düzenlenen programa, katılımlarıyla bizleri onurlandıran Sayın Başbakan Yardımcımıza hoş geldiniz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum” dedi.
Adana’nın Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana, özellikle tarım ve tarıma dayalı sanayi yapısı ile ülkenin dev sanayi kuruluşlarına ev sahipliği yaptığını dile getiren Vali Demirtaş, “Ortaya çıkardığı bu sinerji Adana'mızı, güneyin çekim merkezi haline dönüştürmüştür. Sayın Başbakan Yardımcım, kıymetli konuklar, son yıllarda ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar, terör olayları, 15 Temmuz darbe girişimi ve akabinde ekonomimizi hedef alan saldırılar karşısında, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, hükümetimizin ve milletimizin göstermiş olduğu dayanışma ruhu sayesinde bütün planlar boşa çıkartılmaktadır” diye konuştu.
Vali Demirtaş, darbe girişimi ve terör olayları ile kaos ortamı yaratmak isteyen iç ve dış mihrakların, bunu başaramayınca ekonomiyi hedef alan saldırılara yöneldiğini belirterek, “Ekonomik anlamda yaşatılmak istenen krizler, devletimizin üretime yönelik yeni teşvik paketleri ve istihdam politikaları sayesinde bir bir ortadan kaldırılmaktadır. Bizler de Adana Valiliği olarak, şehrimize yatırım yapmak isteyen yerli ve yabancı girişimcilere yol gösterme ve destek olmanın en önemli önceliğimiz olduğunu, özellikle bir kez daha vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.
Sosyal ve ekonomik politikaların sacayağını oluşturan istihdam konusuna da gereken hassasiyeti gösterdiklerini açıklayan Vali Demirtaş, “Sayın Cumhurbaşkanımızın başlatmış olduğu "Çalışma Hayatında Milli İstihdam Seferberliği" projesi kapsamında, ilimizde en az % 5 istihdam artışı sözü verilmiştir. Bizler de Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda, istihdam ile ilgili gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Sağlanan istihdam neticesinde elde edilen katma değerin ülkemize ve bu şehrin insanına refah ve huzur olarak döneceğinin bilincindeyiz” dedi.
Vali Demirtaş konuşmasının devamında ise “Sayın Başbakan Yardımcım, Adana sanayisi, iş ve finans dünyasının bir takım sıkıntılarına rağmen, yaptıkları yatırımlar ve yeni projelerle geleceğe dair umutlarımızı diri tutmaktadır. İlimizin iş ve finans hayatındaki bu dinamik yapısına başta şahsınızın ve hükümetimizin, bugün olduğu gibi, gelecekte de yardımlarını ve desteklerini esirgemeyeceğine olan inancımız tamdır. Bu vesile ile sivil toplum kuruluşlarımızın tertiplediği bu etkinlikte, bizleri yalnız bırakmayan Sayın Başbakan Yardımcımıza tekrar hoş geldiniz diyor, hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum” şeklinde konuştu.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli de 2008 küresel krizinden Türkiye'nin ekonomik zarar görmediğine vurgu yaparak, güçlü bankacılık sistemine dikkat çekti.
Türkiye'nin iç karışıklıklara ve dış coğrafyadaki savaşlara rağmen büyüdüğünü ifade eden Başbakan Yardımcısı Canikli, hem ülkenin toprak bütünlüğünü korumaya çalıştıklarını hem de başarıyla ekonomik reformlar yaptıklarını dile getirdi.
Başbakan Yardımcısı Canikli, PKK, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütlerinin aynı merkezden kumanda edildiğini dile getirerek, 16 Nisan'da yapılacak anayasa referandumuna karşı şer odaklarının birleşerek saf tuttuğunu söyledi.
Uluslararası güçlerin Türkiye'ye yönelik oyunlarından bir örnek veren Başbakan Yardımcısı Canikli, 28 Ocak tarihinden 10 gün önce TL'nin değer kazanmaya başladığını ancak kredi derecelendirme kurumu Fitch'in kredi notunu düşürmesinin ardından TL'nin yeniden değer kaybettiğine işaret etti.
Başbakan Yardımcısı Canikli, FETÖ'nün ekonomi ayağıyla da emin adımlarla mücadele ettiklerini ifade ederek, FETÖ'ye bulaşmayan şirketlerin haklarının gözetileceğini, bulaşanların ise titizlikle yapılan çatışmalar neticesinde cezalandırılacağını anlattı ve kamuda ise 100 bin civarında çalışanın kanun hükümde kararname ile meslekten ihraç edildiğini, tespitlerde hata oranının ise yüzde 1 olduğunu söyledi.
Ekonomiyi güçlendirmek adına reformlar da yaptıklarını açıklayan Başbakan Yardımcısı Canikli, 2 milyon 100 bin yeni istihdam sağlayarak iç piyasanın canlandırılacağını vurguladı.
Başbakan Yardımcısı Canikli, satın alma gücünün artırılması için beyaz eşya, mobilya, konut gibi alanlarda vergilerden fedakârlık yaptıklarını hatırlatarak, 460 bin KOBİ’ye de toplam 10,8 milyon lira faizsiz kredi vereceklerini, büyük firmalara da 250 milyar liralık kredi oluşturacaklarını kaydetti.
Anayasa değişikliğine ilişkin açıklamalarla konuşmasını sürdüren Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, 1982 anayasasıyla Cumhurbaşkanı'na çok büyük yetkiler verilmesi nedeniyle Türkiye'nin yönetim mekanizmasında mantıksal problemler olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı ile Başbakanın yürütme yetkilerinin aynı olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Canikli, "Bir sürecin tamamlanması için 2 yerden geçmesi gerekiyor. Başbakan'ın önermesi, Cumhurbaşkanı'nın onaylaması gerekiyor. Biri olmazsa işlem gerçekleşemiyor. Bu yöntem çok büyük bir tehdittir. Bu yöntemle Türkiye ilerleyemez, kendini taşıyamaz" diye konuştu.
Geçmiş dönemlerden örnekler veren Başbakan Yardımcısı Canikli, 2002 yılına kadar Türkiye'deki tüm krizlerin sebebinin bu yönetim karmaşası olduğunu söyledi.
Adnan Menderes-Celal Bayar, Turgut Özal-Yıldırım Akbulut, Süleyman Demirel-Tansu Çiller, Ahmet Necdet Sezer-Bülent Ecevit'ten örnekler veren Başbakan Yardımcısı Canikli, "Cumhurbaşkanına çok yetki veriliyor, tek adam olacak" şeklindeki eleştirileri de şöyle yanıtladı:
"Cumhurbaşkanımızın yetkiye ihtiyacı zaten yok ki. Zaten çok güçlü bir lider, halkın da teveccühü var. Onu da kullanıyor zaten, ilave yetkiye ihtiyacı yok. Sıkıntı o değil. Sıkıntı, her zaman güçlü lider, Cumhurbaşkanımız gibi liderlerin geleceğini garanti edebilir miyiz gelecekte? Edemeyiz. Nitekim 82'den 2002'te kadar gelmemiş, ona yakın veya güçlü diyebileceğimiz liderler elbette olmuş ama onlar bile problem yaşamış. 14 yıldan beri yaşamıyoruz. Çünkü çok güçlü bir liderimiz var ve o liderliğin altında başbakanlık yapan, kader birliği yapmış başbakanımız var o yüzden yaşamıyoruz ama bu sistem her zaman kavgayı, kaosu içinde barındıran bir mekanizma, yöntem. Bundan kurtulmamız lazım. Aksi halde şu andaki lider kadromuzdan sonra ileride hiçbir şeyin garantisi yok. Tek adam diyorlar. Allah aşkına İngiltere'de durum nasıl? Başbakanı var. Bütün yetki onda. İcrai yetkisi onda. Kraliçenin hiçbir yetkisi yok. İngiltere'de tek adam sistemi var onların ifadeleriyle? Almanya da aynı şekilde. Cumhurbaşkanı'nın hiçbir yetkisi yok Almanya'da. Orada da tek adam. İngiltere diktatörlükle mi yönetiliyor? Almanya diktatörlükle mi yönetiliyor? Şu anki sistem parlamenter sistem de değil.
Meclisin yetkisini kaybettiğine ilişkin iddiaları da yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Canikli, tam aksine meclisin böylece ayağa kalkacağını ifade etti.
Hiçbir Milletvekilinin kanun teklifinin hükümet onayı olmadan yasalaşmadığını anlatan Başbakan Yardımcısı Canikli, "Bu sistemde kanun teklifi verme yetkisi munhasıran Milletvekillerine verildi. Cumhurbaşkanı sadece bütçe yasası teklifi verecek. Önerisini götürecek onun dışındaki tüm kanunları Milletvekili yapacak. Dediklerinin tam tersinde. Siyasette bugüne kadar çok yalanlar söylendi ama şu dönemdeki kadar manipülasyon yapılmadı. Tüm dünyada tüm Cumhurbaşkanı, Başbakan, başkanlar partilidir. Buradan yola çıkarak yok tek adamdır çok adamdır benzetmesi yapabilir misiniz ya? Amerika'da da başkan partilidir. Bir parti desteğiyle seçiliyor sonra partiyle ilişiği kesilir. Kağıt üzerinden kesebilirsiniz ama ruhundan kesebilir misiniz? Hiç bu kadar kuyruklu yalan çıkmadı, gerçeği yansımayan kafa karıştırıcı yalan yanlış şeyler söyleniyor ki; bunları söylemek durumunda kalıyoruz. Elimizden gelen gayreti gösteriyoruz ama bu tehlikenin, Türkiye'nin geleceğini tehdit eden bu yönetim modelinin netleştirilmesi sadeleştirilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı'na meclisi feshetme yetkisi getirilmesi diye de bir şey olmadığını sözlerine ekleyen Başbakan Yardımcısı Canikli, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Verilen yetki, sistem tıkandığı zaman mesela Cumhurbaşkanı meclisle birbirine girdi, birbirinin aleyhinde kararlar çıkarıyorlar bu durumda yapılması gereken şey yeniden seçime gitmek. Kavgayı millet çözecek, başka yolu yok. İşte Cumhurbaşkanı’na bu gibi durumlarda seçime yeniden götürme yetkisi veriliyor. Meclisi seçime götürürse kendi görev süresi de bitiyor. Çok güzel, harika bir sistem. Burada Cumhurbaşkanı meclise karşı olumsuz bir duygu besleyip ondan dolayı meclisi feshettiğini söyleyemiyor. Derse kendisinin de görev süresi tamamlanıyor. Her yönüyle mantıklı, rasyonel, Türkiye gerçekleriyle örtüşen bir model. Cumhurbaşkanı seçim yenileme kararı alırsa meclis seçimleri de yenileniyor ikisinin yetkisi de aynı. Ya uzlaşacaklar ya da hep birlikte seçime gidecekler. Aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50'den fazla oy şartı aranıyor. Yüzde 50+1 kişiyle bir kişi Cumhurbaşkanı seçilebilir dolayısıyla seçimde bile toplumun değişik kesimlerinden destek almak için uzlaşma modelini zorlayan bir sistem aslında. Ama şu anki sistem öyle değil. 3-4 siyasi parti mecliste sandalye sayısına göre Milletvekili sokabiliyor ya da grup oluşturuyor tek başına sağlayamıyor. Aralarında görüşmeler başlıyor. Milli iradenin nasıl tecelli edeceği Allah bilir. Milletin işaret ettiğinin çok uzağında bir siyasi yapı hükümeti kurabilir. Refahyol'dan sonraki siyasi tabloyu düşünün. Erbakan istifa etti, hükümet kurma görevi teamullere göre ondan sonraki en çok elinde sandalye olan siyasi partinin genel başkanına, Tansu Çiller'e verilmesi gerekiyordu. Kime verdiler? Mesut Yılmaz'a. Millet oyu başkasına verdi hükümeti başkası oluşturdu. Bu önerdiğimiz modelde hiçbir şekilde yönetim zafiyeti söz konusu değil"
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, konuşmasının ardından basına kapalı yapılan toplantıda iş adamlarının sorunlarını dinledi.
|