Eylül Ayı Olağan Meclis Toplantımız, Meclis Başkanımız Osman Bağış başkanlığında gerçekleştirildi. Meclis Toplantımızda konuşan Yönetim Kurulu Başkanımız Şahin Bilgiç, “Üretimin cazip hale getirilmesi için mazot, gübre, ilaç ve tohum girdi maliyetleri düşürülmelidir” dedi.
BAĞIŞ, “BESLEYİCİ VE GÜVENİLİR GIDAYA ERİŞİM HERKESİN HAKKI”
Yeterli besleyici ve güvenilir gıdaya erişimin herkesin hakkı olduğunu ifade eden Meclis Başkanımız Osman Bağış, açtığı oturumda verimli toprak miktarının azaldığına dikkat çekerek “Her yıl binlerce verimli tarım arazisi konut, sanayi, turizm yapılaşmaları ve hobi bahçeleri kurulması nedeniyle elden çıkmaktadır. Son 30 yılda 4 milyon 720 bin hektar tarım arazisi başka amaçlar için kullanıldığından yok olmuştur. Dünya nüfusunun giderek arttığı, verimli toprakların azaldığı gerçeği dikkate alınarak ülkemizde tarım arazilerinin tarım dışı kullanımı sınırlandırılmalıdır. Yeterli besleyici ve güvenilir gıdaya erişimin her kesin hakkı olduğu düşünüldüğünde topraklarımız gereksiz yere imara açılmamalıdır. Bir santimetre toprağın 150-300 yıl arasında oluştuğu bilimsel çevrelerce kabul edildiğine göre mevcut toprağın önemi onlarca kat artmaktadır. Toprak – hava – su, sürdürülebilir tarım ve yaşanabilir bir çevre hepimizin önceliği olmalıdır. Tarım ve gıda olmasa hiç birimiz olmayız.” dedi.
BİLGİÇ, “ÜLKEMİZDE TARIMSAL POTANSİYEL ÇOK YÜKSEK”
Ülke tarımının yüksek potansiyelini zenginliğe çevirmemiz gerekirken, kendi ihtiyaçlarını bile karşılayamayan bir ülke haline doğru gidildiğini belirten Adana Ticaret Borsası Başkanı Şahin Bilgiç, yaptığı aylık değerlendirmesinde şunları ifade etti;
“Ülkemizde tarımsal potansiyeli çok yüksek ve dış pazara yakın bir bölgede yaşıyoruz. Tarımsal üretimdeki eksikliğimizi ithalat yoluyla karşılamaya çalışıyoruz. Bu durum Türkiye’ye yakışan bir durum değil. Daha önce de defalarca ifade ettim; tarım ürünlerinde ithalatınız arttıkça başka ülkelerin üreticilerini zengin eder, çiftçilerini kalkındırırsınız. Buna bir son vermek, olamıyorsa en aza indirmek gerekiyor. Eğer bunun üstesinden gelemezsek bu şikayetlere devam eder dururuz. Tarımdaki sürdürülebilirliğimizi de yavaş yavaş kaybederiz. Tarımda ve gıdada yanlış giden bir şeyler var! Bunda ülke olarak topyekûn hemfikiriz. Hepimiz bu yanlışlığın farkındayız. Bu noktada hepimize düşen görev; bu yanlışı doğruya çevirmektir. Kaybedecek zamanımız yok. Birbirimizi suçlayarak da sorunları çözemeyiz”
TEDBİR ALINMALI KONTROL EDİLMELİ
“Tarım ve gıdayı yönetenler ve bizler gibi tarımın tüm paydaşları taşın altına elini gerektiğinde gövdesini koyarak çözüm üretme mecburiyetleri vardır. İthalata dayalı tarım politikaları yerine milli üretime dayalı bir karış toprağın bile boş bırakılmayacağı bir anlayışa sahip olunmalıdır. Tarımın girdi maliyetleri daha da aşağıya çekilmeli. Tarımsal destekler arttırılmalıdır. Kazanacaksa ülkemizin üreticisi kazanmalıdır. Borsa olarak faydalı olabileceğini düşündüğüm önerilerimizi burada ifade etmek istiyorum. Üreticinin desteklenmesinden bahsetmiştik. Bu destekler neler olabilir? Üreticinin kullandığı elektrik, gübre, ilaç, tohum, mazot gibi tüm girdilerin üzerindeki vergiler kaldırılabilir.”
ÜRETMEK LAZIM
“Bölgemizde narenciye ürünlerinde hasat limon kesimi ile başladı. Şuan fiyat 1.00 ile 1.30 TL arasında olmasına rağmen alım talebinin olmadığı ifade ediliyor. Önümüzdeki günlerde portakal ve mandalinada da aynı sıkıntıların yaşanacağı endişesindeyiz. Bölgenin önemli bir potansiyelini içerisinde barındıran narenciye üreticilerine emeklerinin karşılığını almalarını diliyorum. Canlı hayvan üreticiliğinde de sıkıntılar devam etmektedir. Canlı hayvan yetiştiriciliği yapan üyelerimiz yem maliyetlerinin yüksekliği ve yem hammadde artışından baş edemediklerini söylemektedirler. Hem üreticinin hem de tüketicinin menfaatine olabilecek etteki KDV oranı toptanda olduğu gibi perakende satışlarda da yüzde bire indirilmelidir. Türk tarım ve hayvancılığını kurtarmanın yolu milli üretime sahip çıkmakla olur. Büyümek için her alanda üretmek lazım. Üretirsek ülkeyi zenginleştiririz.” diye konuştu.
